Tarih ders notları, yks tarih ders notları, ayt tarih ders notları, tyt tarih ders notları, tarih özet, tarih 9 ders notları, tarih 10 ders notları, tarih 11 ders notları, inkılap tarihi ders notları, çağdaş Türk ve dünya tarihi ders notları, güncel tarih ders notları, özet konu anlatım, kısa tarih, yeni kitaba göre hazırlanmış ders notları, yeni müfredat tarih , tarih pdf
OSMANLI’DA SÖZLÜ VE YAZILI KÜLTÜR
OSMANLI’DA SÖZLÜ VE YAZILI KÜLT ÜRÜN TOPLUM HAYATINA ETKİLERİ
II. MURAD DÖNEMİ’NDEKİ KÜLTÜREL GELİŞMELER
ŞAİR SULTANLAR
Fatih Sultan Mehmet (Avnî)
II. Bayezid (Adlî)
Yavuz Sultan Selim (Selimi)
Kanuni Sultan Süleyman (Muhibbî)
OSMANLI’DA SÖZLÜ VE YAZILI KÜLT ÜRÜN TOPLUM HAYATINA ETKİLERİ
Sözlü kültür
Türklerin İslamiyet’i kabulünden önce dinî törenlerde ve bazı sosyal etkinliklerde söylenen destanlar, okunan şiirler, sözlü edebiyat ürünlerini oluşturmaktaydı.
Eski Türk destanlarında, şiirlerinde yer alan vatan sevgisi, kahramanlık gibi temalar Anadolu sözlü kültüründe yeniden şekillenmiştir. Bu durum Osmanlıların kuruluş döneminde Rumeli’ye gerçekleştirdiği fetih hareketlerine de yansımıştır.
Osmanlı esnaf teşkilatı içinde yetişen saz şairleri sözlü edebî geleneği koruyarak âşıklar zümresinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Özellikle koçaklamalarıyla tanınan Köroğlu aynı zamanda en önemli saz şairidir.
Köroğlu’nun Bolu Beyi’ne karşı yapmış olduğu mücadele; yiğitlik ve kavganın, haksızlığa karşı duruşun simgesi hâline gelerek şiirlere, türkülere konu olmuştur.
XV. yüzyıldan itibaren en çok görülen sözlü edebiyat ürünü halk hikâyeleridir.
Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kamber gibi çok bilinen aşk hikâyeleri halk arasında çok tutulmuştur.
Yazıcıoğlu Mehmed’in Hz. Muhammed’in özelliklerini, yüce ahlakını, örnek kişiliğini anlattığı manzum bir eser olan Muhammediyye, halk arasında Kur’an-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap olma özelliğini yüzyıllarca korumuştur.
Köy seyirlik oyunları, kukla, karagöz, meddah ve orta oyunu, sözlü kültürel geleneğin en zengin unsurlarını taşıyan tiyatro örnekleridir.
Edirne ve Topkapı saraylarında başlatılan helva sohbetleri de bir başka sözlü kültür geleneği olarak Osmanlı’daki üst ve orta sınıfı bir araya getirmiştir.
Türkülerin, ilahilerin, marşların söylendiği, oyunların oynandığı bu toplantılar XX. yüzyılın ilk yarısına kadar sürmüştür.
Yazılı Kültür
Osmanlı’da yazılı kültür ürünleri Eski Anadolu
Türkçesiyle XIII. yüzyıldan itibaren verilmeye başlanmıştır.
Yazılı edebiyatta da varlığını sürdüren destan geleneği, bu dönemde Battalnameler, Danişmendnameler ve Saltuknameler gibi eserlerle karşımıza çıkmaktadır.
İslam dininin kavramlarını, düşünce sistemini yansıtan, belli bir tarikata bağlı olan şairler tekke ve tasavvuf edebiyatını oluşturmuştur. Hoca Ahmet Yesevi’nin “hikmet” adını verdiği şiirleri bu edebî geleneğin temelini atmıştır.
Yesevi’nin hikmetleri Anadolu coğrafyasında “ilahi, nefes, methiye, deme, nutuk, devriye, şathiye” gibi türlerle karşımıza çıkmaktadır.
Alevi-Bektaşi halk şiirinin kurucusu olan Kaygusuz Abdal ise nefes ve şathiyeleriyle ünlüdür. Yine Seyyit Nesimi, tasavvuf inançlarıyla Yunus Emre ile benzerlik gösterir.
Divan Edebiyatı
Divan edebiyatı, Oğuz Türklerinin Anadolu’da
oluşturdukları Türk İslam kültürünü anlatan, Fars ve Arap edebiyatlarının yazım özellikleriyle gelişmiş klasik Türk edebiyatıdır.
Daha çok medrese eğitimi alan, şeriat bilgisine hâkim, yüksek eğitimli kişilerce okunup yazılan bu edebiyata “saray edebiyatı, yüksek zümre edebiyatı” gibi isimler de verilmiştir.
Divan edebiyatında Arapça ve Farsça kelimeler fazlaca kullanıldığından dili oldukça ağırdır. Divan edebiyatında genellikle ilahi aşk, dinî ve tasavvufi konular işlenmekle birlikte toplumsal hiciv ve mizah türlerinde de önemli eserler verilmiştir.
Osmanlı padişahları içinden de pek çok divan şairi çıkmıştır: II. Murat, II. Mehmet, II. Bayezıd, Cem Sultan, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman bunlardan sadece birkaçıdır.
Osmanlı padişahları içerisinde asıl kültür hareketlerini
başlatan, koruyup geliştiren II. Murad , bilinçli bir Türkçeciliğe sahip olup, Türkçenin yozlaşmasına karşı tedbirler almıştır.
II. Murad Dönemi’nde, âlim ve şairlerin çoğu, eserlerini Türkçe yazmışlardır.
Danişmendnâme (Türklerin Anadolu’yu fethini anlatan destan) ve Kâbûsnâme (Mercimek Ahmet’e ait nasihatnâme) gibi eserler II. Murad’ın gayreti ile yeniden Türkçeye tercüme ettirildi. Yine Osmanlı şiir mecmularından olan Mecmûatü’n-Nezâir de II. Sultan Murad’a adandı.
II. Murad Dönemi’nde bilimsel ve kültürel çalışmalara verilen destek sayesinde Azerbaycan, Türkistan ve Arap Yarımadasından tanınmış birçok bilim insanı Edirne ve Bursa’ya gelerek yerleşti.
Sultan İkinci Murad, Ankara civarında Basıkhisar nahiyesinin yakınında yaptırdığı büyük köprünün geçiş ücretini Mekke ve Medine’deki yoksullara gönderilmek üzere ayırmıştır.
Yine her yıl Surre-i Hümayun denen özel memurlar ve hacılardan meydana gelen bir alayı Kâbe’ye göndererek, mukaddes yerlerin bakım ve tamirini yaptırmıştır.
Şair Sultanlar
İyi bir eğitimden geçen Osmanlı şehzadeleri ve sultanları,
genelde musikiye ve şiire ilgi gösterdiler.
Fatih Sultan Mehmet, güzel sanatların çeşitli dallarıyla ilgilendi. Özellikle resme, şiire ve müziğe büyük önem verdi. Fatih, genelde Avnî mahlasıyla şiirler yazdı.
II. Bayezid, büyük bir âlim ve sanatkâr bir padişah idi. Adlî mahlasıyla şiirler yazan ve bir “Divân” tertip eden II. Bayezid, Türkçenin Çağatay lehçesini ve Uygur harflerini de bilirdi.
Yavuz Sultan Selim, Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen ve bir Farsça divan tertip edecek derecede şiirler yazabilen büyük bir şairdi. Selimi mahlası ile yazdığı şiirlerinde coşku ön plandadır.
Osmanlı padişahları arasında en çok şiir yazan Kanuni Sultan Süleyman olmuştur.
Kanuni, şiirlerinde genelde Muhibbî mahlasını kullanmıştır. Biri Farsça olmak üzere iki divan sahibidir.
Yotube kanalımıza abone olmak için tıklayın
OSMANLI’DA SÖZLÜ VE YAZILI KÜLTÜR
OSMANLI’DA SÖZLÜ VE YAZILI KÜLT ÜRÜN TOPLUM HAYATINA ETKİLERİ
II. MURAD DÖNEMİ’NDEKİ KÜLTÜREL GELİŞMELER
ŞAİR SULTANLAR
Fatih Sultan Mehmet (Avnî)
II. Bayezid (Adlî)
Yavuz Sultan Selim (Selimi)
Kanuni Sultan Süleyman (Muhibbî)
OSMANLI’DA SÖZLÜ VE YAZILI KÜLT ÜRÜN TOPLUM HAYATINA ETKİLERİ
Sözlü kültür
Türklerin İslamiyet’i kabulünden önce dinî törenlerde ve bazı sosyal etkinliklerde söylenen destanlar, okunan şiirler, sözlü edebiyat ürünlerini oluşturmaktaydı.
Eski Türk destanlarında, şiirlerinde yer alan vatan sevgisi, kahramanlık gibi temalar Anadolu sözlü kültüründe yeniden şekillenmiştir. Bu durum Osmanlıların kuruluş döneminde Rumeli’ye gerçekleştirdiği fetih hareketlerine de yansımıştır.
Osmanlı esnaf teşkilatı içinde yetişen saz şairleri sözlü edebî geleneği koruyarak âşıklar zümresinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Özellikle koçaklamalarıyla tanınan Köroğlu aynı zamanda en önemli saz şairidir.
Köroğlu’nun Bolu Beyi’ne karşı yapmış olduğu mücadele; yiğitlik ve kavganın, haksızlığa karşı duruşun simgesi hâline gelerek şiirlere, türkülere konu olmuştur.
XV. yüzyıldan itibaren en çok görülen sözlü edebiyat ürünü halk hikâyeleridir.
Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kamber gibi çok bilinen aşk hikâyeleri halk arasında çok tutulmuştur.
Yazıcıoğlu Mehmed’in Hz. Muhammed’in özelliklerini, yüce ahlakını, örnek kişiliğini anlattığı manzum bir eser olan Muhammediyye, halk arasında Kur’an-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap olma özelliğini yüzyıllarca korumuştur.
Köy seyirlik oyunları, kukla, karagöz, meddah ve orta oyunu, sözlü kültürel geleneğin en zengin unsurlarını taşıyan tiyatro örnekleridir.
Edirne ve Topkapı saraylarında başlatılan helva sohbetleri de bir başka sözlü kültür geleneği olarak Osmanlı’daki üst ve orta sınıfı bir araya getirmiştir.
Türkülerin, ilahilerin, marşların söylendiği, oyunların oynandığı bu toplantılar XX. yüzyılın ilk yarısına kadar sürmüştür.
Yazılı Kültür
Osmanlı’da yazılı kültür ürünleri Eski Anadolu
Türkçesiyle XIII. yüzyıldan itibaren verilmeye başlanmıştır.
Yazılı edebiyatta da varlığını sürdüren destan geleneği, bu dönemde Battalnameler, Danişmendnameler ve Saltuknameler gibi eserlerle karşımıza çıkmaktadır.
İslam dininin kavramlarını, düşünce sistemini yansıtan, belli bir tarikata bağlı olan şairler tekke ve tasavvuf edebiyatını oluşturmuştur. Hoca Ahmet Yesevi’nin “hikmet” adını verdiği şiirleri bu edebî geleneğin temelini atmıştır.
Yesevi’nin hikmetleri Anadolu coğrafyasında “ilahi, nefes, methiye, deme, nutuk, devriye, şathiye” gibi türlerle karşımıza çıkmaktadır.
Alevi-Bektaşi halk şiirinin kurucusu olan Kaygusuz Abdal ise nefes ve şathiyeleriyle ünlüdür. Yine Seyyit Nesimi, tasavvuf inançlarıyla Yunus Emre ile benzerlik gösterir.
Divan edebiyatı, Oğuz Türklerinin Anadolu’da
oluşturdukları Türk İslam kültürünü anlatan, Fars ve Arap edebiyatlarının yazım özellikleriyle gelişmiş klasik Türk edebiyatıdır.
Daha çok medrese eğitimi alan, şeriat bilgisine hâkim, yüksek eğitimli kişilerce okunup yazılan bu edebiyata “saray edebiyatı, yüksek zümre edebiyatı” gibi isimler de verilmiştir.
Divan edebiyatında Arapça ve Farsça kelimeler fazlaca kullanıldığından dili oldukça ağırdır. Divan edebiyatında genellikle ilahi aşk, dinî ve tasavvufi konular işlenmekle birlikte toplumsal hiciv ve mizah türlerinde de önemli eserler verilmiştir.
Osmanlı padişahları içinden de pek çok divan şairi çıkmıştır: II. Murat, II. Mehmet, II. Bayezıd, Cem Sultan, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman bunlardan sadece birkaçıdır.
II. MURAD DÖNEMİ’NDEKİ KÜLTÜREL GELİŞMELER
başlatan, koruyup geliştiren II. Murad , bilinçli bir Türkçeciliğe sahip olup, Türkçenin yozlaşmasına karşı tedbirler almıştır.
II. Murad Dönemi’nde, âlim ve şairlerin çoğu, eserlerini Türkçe yazmışlardır.
Danişmendnâme (Türklerin Anadolu’yu fethini anlatan destan) ve Kâbûsnâme (Mercimek Ahmet’e ait nasihatnâme) gibi eserler II. Murad’ın gayreti ile yeniden Türkçeye tercüme ettirildi. Yine Osmanlı şiir mecmularından olan Mecmûatü’n-Nezâir de II. Sultan Murad’a adandı.
II. Murad Dönemi’nde bilimsel ve kültürel çalışmalara verilen destek sayesinde Azerbaycan, Türkistan ve Arap Yarımadasından tanınmış birçok bilim insanı Edirne ve Bursa’ya gelerek yerleşti.
Döneminde birçok eserin yapılmasına öncülük ettiği için Ebü’l-Hayrat diye anıldı.
Bursa Muradiye Cami ve Edirne Muradiye Cami kendi adını verdiği en büyük eserlerdir.Sultan İkinci Murad, Ankara civarında Basıkhisar nahiyesinin yakınında yaptırdığı büyük köprünün geçiş ücretini Mekke ve Medine’deki yoksullara gönderilmek üzere ayırmıştır.
Yine her yıl Surre-i Hümayun denen özel memurlar ve hacılardan meydana gelen bir alayı Kâbe’ye göndererek, mukaddes yerlerin bakım ve tamirini yaptırmıştır.
Şair Sultanlar
İyi bir eğitimden geçen Osmanlı şehzadeleri ve sultanları,
genelde musikiye ve şiire ilgi gösterdiler.
Fatih Sultan Mehmet, güzel sanatların çeşitli dallarıyla ilgilendi. Özellikle resme, şiire ve müziğe büyük önem verdi. Fatih, genelde Avnî mahlasıyla şiirler yazdı.
II. Bayezid, büyük bir âlim ve sanatkâr bir padişah idi. Adlî mahlasıyla şiirler yazan ve bir “Divân” tertip eden II. Bayezid, Türkçenin Çağatay lehçesini ve Uygur harflerini de bilirdi.
Yavuz Sultan Selim, Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen ve bir Farsça divan tertip edecek derecede şiirler yazabilen büyük bir şairdi. Selimi mahlası ile yazdığı şiirlerinde coşku ön plandadır.
Osmanlı padişahları arasında en çok şiir yazan Kanuni Sultan Süleyman olmuştur.
Kanuni, şiirlerinde genelde Muhibbî mahlasını kullanmıştır. Biri Farsça olmak üzere iki divan sahibidir.
Not: Ünitenin devamına www.tarihkursu.com /ders notları bölümünden ulaşabilirsiniz.
Daha fazlası için bizi takip edin
Yotube kanalımıza abone olmak için tıklayın
Yorumlar
Yorum Gönder